Mescid-i Aksa
Properties
Kubbet-üs Sahra ”. Ne zaman bakacak olsam Mescid-i Aksa adıyla Kubbet-üs Sahra fotoğrafları görmeye başladım.
Bu aslında yoruma açık bir konu olmakla beraber birazda hassas bir mevzu olmuştur. Hepimizin bildiği fakat yanlış görseller ile kafamızı karıştıran konuya şöyle başlayayım;
Harem-i Şerif: Mescid-i Aksa ile Kubbet-üs Sahra‘yı, Ruhlar Kuyusunu, türbeler, sebiller vb. dini yapıları içerisine alan, yüz elli dönüm genişliğinde yer alan arazi üzerine inşa edilen binalardan oluşmuş kutsal mekâna verilen isimdir.
Mescid-i Aksa
Kudüs’ün doğusundaki Eski Şehir bölgesinde bulunur ve Müslümanların ilk kıblesidir. “Morya Tepesi” diye adlandırılan tepenin üzerine inşa edilen bu alanın, en yüksek noktası Kubbet-üs-Sahra’nın üzerine kurulduğu kaya kabul edilir.
Bu alan El Aksa Camii ile Mescit-i Aksa’nın batı cephesinde yer alan ağlama duvarını da içerisine alır. Mescid-i Aksa olarak karşımıza çıkan yapı, Mescid-i Aksa’nın bahçesinde yer alan Kubbet-üs Sahra’dır.
Mescid-i Aksa Tarihi
İlk olarak Beyt-i Makdis diye adlandırılan mâbedin ismi sonradan Mescid-i Aksa olmuştur. Üç büyük mescit (Mescid-i Harâm (Kâbe), Mescid-i Nebevî, Mescid-i Aksâ ) den biridir. Aksa kelimesi “en uzak” anlamında kullanılır. Mekke’ye olan uzaklığından dolayı böyle adlandırılmıştır.
Yapım yılı konusunda net bir tarih olmasa da Davud peygamber Beyt-i Makdis’ in yapımını başlatmış fakat ömrü yetmemiştir. Bunun üzerine Süleyman peygamber yapımını devam ettirmiştir (M.Ö. 967 veya 953). Buraya kutsal emanetler ve Tevrat levhaları içeren lahit de konulmuştur.
Beyt-i Makdis, Süleyman a.s. vefat ettikten sonra belirli zamanlarda birçok kez tahrip olmuştur. M.Ö. 586 Nabuketnazzar Kudüs’e girip şehri tahrip etmiş, buradaki mücevherleri alıp Bâbil’e götürmüş ve Beyt-i Makdis uzun süre harabe hâlinde kalmıştır.
Tahribat
Persler, Bâbilleri yenmiş yahudilerin ise tekrar eski topraklarına gelmeleri ve tapınaklarını yeniden yapmaları için izin vermiştir. Böylece M.Ö. 515’te tapınak tekrar yapılmıştır.
Ancak M.S. 70 senesinde Romalılar tarafından tekrar yıkılmıştır. Beyt-i Makdis’in bulunduğu yer yeniden uzun süre boş kaldı fakat burası kutsal kabul edildiği için kalıntıları halen korunuyordu.
Bu yapı, Halife Abdul Melik ya da Velid tarafından yapılmış, bir depremle yıkıldıktan sonra 757’de Abbasilerden Mansur tarafından yeniden inşa edilmiştir.
Haçlılar tarafından Kudüs ele geçirildiğinde ise yapıda kilise olarak değişiklik yapmışlar, adını Süleyman Mabedi olarak değiştirmişlerdir. Burası Krallık Sarayı ve At Ahırı olarak kullanılmıştır.
Bugün dahi, Mervan Mescidi sütunlarında atların bağlanması için delinmiş bölümler görülür. Kubbetü’s-Sahra da yönetim merkezi olarak belirlenmiş, şapele çevrilmiştir.
Şuan Burak Mescidi olarak adlandırılan yerde insanlar namaz kılmakta, duvarda ise demir halka bulunmakta, Burak’ın oraya bağlandığına inanılmaktadır.
Selahattin Eyyubi 1187 tarihinde yeniden onarım yaptırmış, yapının ortasında görülen üç gemli bazilika formuna sonradan kıble istikametinde 9 sahın daha ekletmiştir.
Böylece kıble cephesi uzamış ve bol sütunlu Arap cami tipine uydurulmuştur. Bu yapı altın mozaiklerle kaplıydı, Georges Marçais bu yapının Hristiyan bazilikaları tipinde olduğunu, mozaiklerin de Bizans atölyelerinde yapılmış işler olduğunu belirtmektedir. Yapının planından da bu anlaşılmaktadır.
Şuan ki El Aksa, büyük ölçüde Halife Zahir’in planladığıdır. Selahattin Eyyubi, Nureddin Zengi‘ye minber, kadınlar için de mescit yaptırmıştır. Burada bulunan kütüphaneye büyük katkılar yapmış ve korumuştur.
1516 Mercidabık zaferinde Memlükleri yenen Yavuz Sultan Selim (I. Selim) Şam ve Kudüs’ü almıştır. Şehrin âlimleri kendisini karşılayıp Mescid-i Aksa ve Kubbetü’s-Sahra’nın anahtarlarını kendisine vermiştir.
Mescid-i Aksa’nın Önemi
Mescid-i Aksa ve Kudüs şehri Hristiyanlık, Yahudilik ve Müslüman alemi için kutsal olarak kabul edilir. Hz. Muhammed’in namaz kıldığı yer, miraca yükseldiği yer, Burak mescidi, Taht-ı Süleyman, Makam-ı Süleyman, Medreseler ve Mescidler, kısacası bütün dinlerin kutsal kabul ettikleri alanların tamamı Mescid-i Aksa’nın içerisinde yer almaktadır.
Mescid-i Aksa, İslâm’ın ilk kıblesidir. Hicretin on altıncı ayına kadar buraya dönerek namaz kılınmış sonra kıble Mescid-i Haram olmuştur. İsra hadisesinin bitişi ve Miraç’ın başlangıç noktasıdır.
Bir hadiste de Mescid-i Aksa içinde Hz. Muhammed’in Hz. Musa ve Hz. İsa’ya imam olup namaz kıldırdığı geçmektedir. Yeryüzünde ilk inşâ edilen mescid Mescid-i Harâm, ikincisi inşâ ise Mescid-i Aksa’dır. (Buhârî, Enbiyâ, 10.)
Hristiyan Aleminde Mescid-i Aksa
İncil Ahd-i Cedid kısmında Hz. İsa’nın Kudüs ziyaretinden bahseder. Yahudilerin burayı düzgün kullanmadıklarını görür ve insanlara Mabedi’in herkesin ibadeti için olduğunu anlatmaya ve İncil’i öğretmeye çalışır.
Fakat yahudi din adamları engel olur. Yuhanna, Makta, Markos İncillerinde Kudüs den fazlasıyla bahsedilir. Kudüs, Hz. İsa’nın öldüğü yer olarak geçer.
Yahudi Aleminde Mescid-i Aksa
Musevilerde Mescid-i Aksa hep gökte idi. Dünya, Mescid-i Aksa’nın gölgesinin düştüğü yere yapılmış ve ilk insan Hz. Âdem’in burada dünyaya getirildiğine inanılırdı. Hz. Davud’un ve oğlu Hz. Süleyman’ın bu mabedi inşa etmesi Yahudiler için kutsaldır.
Hz. Süleyman’ın sonsuz iktidarı Tanrı tarafından burada müjdelenmiştir. Fakat burası Hz. Davud’un şehridir. Zebur’un Mezmur kısmında Rabbin tahtı, adalet yurdu şeklinde adlandırılan Kudüs ‘Kutsiyet Dağı’ adını alır ve Eski Ahid Kudüs’ü övmüş, güzelliklerinden bahsetmiştir.
Kudüs, Yahudilerin hac ibadetlerini yaptıkları yerdir. Ağlama Duvarı kutsaldır çünkü Yahudiler bu duvarın Beytü’l Makdis’ten kaldığına inanır.
Yahudiler, dünyanın Zeytindağı’nda başlayıp biteceğine inanırlar. İnanışa göre kıyamet gününde burası yıkılacak, ölüler diriltildiğinde yeniden inşa edilecektir.
Kaynak : https://www.tarihlisanat.com/mescid-i-aksa/